Nahum Goldmann 1895 yılında bugün Belarus sınırları içinde kalan Vishnyeva da doğmuş ve 29 Ağustos 1982’de Almanya’da 87 yaşında ölmüştür. Daha Sonra İsrail’de Herzl Dağı Ulusal Mezarlığına gömülmüştür. En önemli sözlerinden biri de” Araplarla anlaşma sağlanmadığı sürece Yahudi devletinin geleceği olamaz”dır. Aile 1900’lerin başlarında Almanya’ya göç ettikten sonra, Goldmann da eğitim hayatını burada devam ederek, hukuk, tarih ve felsefe eğitimi almıştır. 1934’de Nazi Almanya’sından kaçarak İsviçre’ye yerleşmiştir. Hem siyonist hareketin öncülerinden hem de 1951’den 1977’ye kadar Dünya Yahudi Kongresi’nin başkanlık görevini yürütmüştür. 1940’da ABD’ye taşınan Goldmann, 1948’de kurulan İsrail devletine çağrılmasına rağmen görev almamış lakin Almanya ile tazminat müzakerelerine başkanlık etmiştir. 1982’de öldükten sonra İsrail İşçi Partisi lideri Şimon Peres, Goldmann için olumlu şeyler söylerken (Not: Şimon Peres 1923 – 2016 yılları arasında yaşamış İsrail başbakanı ve cumhurbaşkanıdır. Şimon Peres de Goldmann’la aynı yerde doğmuştur) dönemin başbakanı Menahem Begin ise cenazesine katılmamış ve resmi yas yapılmamıştır.

Goldmann, Filistin’de biri Arap diğeri Yahudi olan iki devletin kurulmasını destekler. Lakin içerde İsrail’in resmi politikalarını eleştirirken, dışarıda ise İsrail’i desteklemiştir. Goldmann, Ben Gurion’un bir keresinde kendisini “gezgin Yahudi” olarak suçlamasına karşın, kendisininin “on iki bin metre yükseklikteki bir uçaktan etrafa baktığını, Gurion’un ise küçük bir toplantı odasından olaylara baktığını ve bundan dolayı da olaylara bakış açılarının farklı olduğunu” ifade etmiştir.
Siyonist İdeoloji ve İsrail Gerçeği (Zionist ideology and the reality of israel) adlı kitapçık. Nahum Goldmann‘ın Foreign Affairs dergisinin 1978 güz sayısında (1 Eylül 1978) yayımlanan bir makalesinden ortaya çıkmıştır. Bu yazı yine 1978’de “Americans for Middle East Understanding” tarafından kitapçık haline getirilmiştir. Goldmann bu makalesiyle, 1978 yılında hem İsrail’in içinden hem de dışından olaylara bakarak var olan durumu değerlendiriyor. Kısaca Yahudi – Arap sorunu ele alıyor. Burada İsrail’in yapmadıkları, yaptıkları, en önemli durum olan güvenlik sorunun nasıl çözüleceği; sadece toprağa yerleşmekle yurt olunmayacağını ve bunun altınında da mutlaka doldurulması gerektiğine dair fikirlerini ifade ediyor.

Siyonist düşüncenin bayraktarlığını yapan birisi olarak bazı yerlerde içeriye yönelik eleştiriler de yapmaktadır. Sami köklerine rağmen iki halkın bir türlü uzlaşamamasına yönelik çok derin analizler yapmıyor. 1978 ve öncesine çeşitli atıflar yapılarak 1978 sonrası bölgede barışın sağlanması için neler yapılması gerektiğine dair düşüncelerini de ifade ediyor. Yahudi halkının çok az bir nüfusa sahip olmasına ve oradan oraya savrulmasına rağmen hala ayakta kalmasını siyasi, ekonomik ya da askeri bir güce de bağlamıyor. Burada dini, kültürel, sosyal inancın derin ve sarsılmaz varlığına dikkat çekiyor.
Makale okunduğunda İsrail’in arkasındaki en temel gücün ABD olduğu yine ayan beyan ortada gözüküyor. Yazar burada ekonomik, siyasi ve askeri gücün değil temel kaynağın “inanç birliği ve ülkü” olduğunu ifade etmeye çalışsa da ABD’nin başat hegemonik yapısı en temel unsur olarak ortada duruyor. Eğer bu güç olmasaydı İsrail’in oradaki varlığının ortadan kalkacağını hem oradakiler hem diaspora hem de siyonist ideologlar bildikleri için siyasetlerini bu doğrultuda da geliştirmişlerdir. Sarsılmaz ve köklü inançla birlikte “vaat edilmiş” topraklara dönüş ülküsünün çok güçlü ve nesilden nesile aktarıldığı bir topluluktan bahsediliyor. ABD’yi, diasporayı, ekonomik ve siyasi güç odaklarını arkalarına aldıkları müddetçe tek tipçi düşünce ve inanç, İsrail’in egemen yönetiminde de etkili olur.

Thedor Herzl‘in Yahudi Devleti adıyla kitaplaştırdığı o inanca ve o inancın sahiplenilmesine de değiniyor. Yazar burada şunu da söylüyor: Eğer Herzl de diğer Yahudiler gibi olsaydı bizler şu an da bu durumda da olamazdık. O idealleri olan ve bunun için mücadele eden birisiydi. O, birilerinin saçma, uçuk diye tarif ettiği şeylere inandı ve tarih çoğunluğu değil, Herzl’in yolundan gidenleri haklı çıkardı diyerek de bir tespitte de bulunuyor.
Goldmann’ın tüm fikirlerini çözümlemek için buradaki yazının da dışında bir külliyat okunması gerekebilir. Okur buradaki makaleye göre yine bazı kazanımlar elde edebilir. Bu makale o günün şartlarında da farklı seslerin olduğunu göstermesi yanında bugün de farklı seslerin de olabileceğini ortaya koyuyor. 2025 dünyasından 1978’e dönüp bakıldığında nelerin değiştiği ya da değişemediğini de okur yorumlayabilir.
15 sayfadan oluşan bu kitapçık ile geçmişe yolculuğa çıkılsa da sorunlar bir yumak olarak hala varlığını sürdürüyor. Bu İngilizce metnin çeviri düzenlemesi, redakte edilmesi ve mizanpajı ile birlikte PDF haline gelmesi tarafımdan yapılmıştır. Çeviri de sonucu etkileyen yanlışlık ve hatalar varsa ve bunlar da bildirilirse tekrar düzenleme yapmaya çalışırım. Bu çalışma 17 Ağustos 2025 tarihinde bitirilmiştir.
Türkçe çeviriyi indirmek için tıklayınız:
İngilizce metni indirmek için tıklayınız:
Ali K.
noxpalgin@gmail.com