What Doctors Don’t Tell You – Jan. 2023
What Doctors Don’t Tell You adlı dergi, sağlıkla ilgili haber, araştırma ve yorum içermektedir. Dergideki covid ile ilgili yazıları, makine çevirisiyle okumaya çalıştım. Bu iki yazı da, Bryan Hubbard tarafından yazılmış. Ayrıca Bryan Hubbard’ın covid ile ilgili haber/makaleleri derginin internet sitesinde de yer almaktadır.
Derginin bu sayısının kapak başlığı ise, “How to Keep Your Brain Young”. Beyni güçlendirmek için yapılacak çalışmalarla ilgili yazılar dışında, sağlıkla ilgili diğer araştırma ve inceleme yazılarına da yer veriyor.
Örneğin: Silencing the Science (Bilimi Susturmak) (Resmi Covid anlatısını sorgulayan yeni bir çalışma, doktorlar ve bilim adamlarının, kariyer kaybı, hatta hapis cezası ile karşı karşıya kaldığını söylüyor.)
++ Truly Golden years (Gerçekten Altın yıllar)
Celeste McCovern shares neurologist Robert Friedland’s findings about how we can age gracefully
++ Walk The Walk and more (Yürü Yürüyüş ve daha fazlası)
Debra Atkinson begins a new series on exercise by looking at the benefits and downsides of walking
++ Taking out the trash (Çöpü çıkarmak)
Keep your lymphatic system flowing helps you avoid buildup of health-damaging toxins and bodily waste Cate Montana explains how
++ You snooze, you… win? (Sen uyu, sen…kazan?)
Fight insomnia to fight cancer. Dr Leigh Erin Connealy gives you expert tips for restful sleep
Bryan Hubbard, “There Are parallels between Covid measures and totalitarian States” ( Covid önlemleri ile totaliter devletler arasında paralellikler var) adlı yazıyla, eski adı Çekoslovakya yeni adı Çek cumhuriyetinde, 1968 yılında yaşanan olayları günümüz covid tedbirleriyle kıyaslıyor. Totaliter yönetimlerin isim değiştirse de yaptıklarının yine aynı olduğunu benzetme üzerinden anlatıyor. Dün tankla, tüfekle fikirleri susturmaya çalışan zihniyetin, bugün yazılı-görsel ve sosyal medya üzerinden bunu yapmaya çalıştıklarını ifade ediyor. Resmi düşünce dışında farklı bir şey söylemeye çalışan insanlar, çeşitli oyunlarla susturulmaya çalışılırken, bunun da dün, rejim düşmanlığı ile bugün ise bilim düşmanlığı adı altında gösterilmeye çalışıldığını anlatıyor.
Ayrıca teknofaşist yapılanmalar olarak da nitelendirilebilen bazı internet siteleri de (Facebook, Twitter, Instagram, Youtube vd.) tamamen kendi dayattıkları fikirlerin dışında bir şeylere tahammülü olmayan yapılardır. Onlar, kendi istedikleri gibi bakılmasını, görülmesini, duyulmasını, düşünmesini, giyinmesini, içilmesini ve bilumum her şeyin onların istediği gibi yapılmasını isteyen zihniyetlerin tetikçileri olarak da görülebilir. Onlar için, onların söyledikleri dışında bir şey söyleyen ve/veya sorgulayan ve inanmayan herkes ise potansiyel düşmandır. Ve bundan dolayı da çemberin dışında kalanlar her türlü saldırıya maruz kalabiliyor. Bunu Covid olayında vd. bazı olaylarda rahat bir şekilde görebiliyoruz. Onlar biatçı, inanan topluluk istiyor. Bu doğrultuda, Bryan Hubbard da bu yazısında “… medya aynı zamanda dinin yerini alan insanların yeni afyonudur. Televizyonları olan insanlar mutlu insanlardır ve mutlu insanlar isyan etmez.” diyerek önemli saptamada bulunuyor.
++ Silencing the Science: Bilimi Susturmak adlı yazıda da, resmi anlatının dışında farklı düşünen bilim insanları ve doktorların nasıl egemen güçlerin saldırısına uğradığı anlatılıyor. Bunun sonucunda işlerinden olanlar, her türlü hakarete uğrayıp mesleklerini dahi yapamaz hale gelenlerin de olduğunu ifade ediyor.
Örneğin, bir doz mRNA aşısının maliyeti 1.18 dolarken, bunun 130 dolara satılarak bu aşı firmalarının ülkeleri nasıl soyduğunu da yazıyor. O yüzden aşı üreticilerinin neden 1 yetmez 5,6,7 ve hatta sonsuz sayıda aşı yapılmasını istedikleri ortaya çıkıyor. Aşı olmak isteyen (inanan) aşısını olabilir lakin buna inanmayan insanlara da zorla bunun yapılması ancak totaliter zihniyete sahip yapılar da ortaya çıkabilir. Dergideki bu yazı da, çeşitli örneklerle gözükmeyen, gösterilmeyen, anlatılmayan duruma ayna oluyor. Bir yanda milyar dolarlık kazançlar diğer yanda etkili olduğu şüpheli bir sıvı. Ayrıca “doğrulamacı” adı altında ülkemizde de ortaya çıkan bir takım sitelerle, anlattıkları yalanları ifşa eden yerleri, bu sözde “bağımsız (!?)” siteler üzerinden de yalanlamaya çalışıyorlar. Aşı üreticilerin söylemleri “tek doğru, tek gerçek” olarak piyasaya sunulup birileri tarafından da “teyitleştiriliyor”. Nasıl Anthony Faucci, “Amerika’nın Doktoru” ise, ülkelerin de Fauccileri ortaya çıkartıldı. Sansür, yasak, tehditlerle; “ölümü gösterip sıtmaya razı” edecek görüntülerle toplum baskı altına alındı ve bu durum aynen devam ediyor. En ufak farklı sesi istemeyen ve kendilerine biat edilmesini isteyen zihniyetle karşı karşıyayız. Bu araştırma yazısında da, düzenin dışında fikir beyan edenlerin başlarına gelenlerden kısaca bahsediliyor ve ayrıca karşıt fikirleri susturmak için kullanılan yöntemler hakkında da bilgi veriliyor.
Not: Ocak 2023 tarihli bu sayı, İngiltere ve ABD’de yayımlanıyor. Derginin Türkçe baskısı olmadığı gibi Türkiye’de satışı da yok. Dergiyi ancak kendi sitesinden (https://www.wddty.com) veya aylık/yıllık üyelik karşılığı PDF olarak satan, https://bit.ly/3v7G5UN sitesinden ulaşabilirsiniz.
Ezcümle: Derginin Ocak 2023 PDF sürümü sayesinde bazı şeyler de öğrendim. What Doctors Don’t Tell You (Doktorların Size Söylemediği Şeyler) hakkında medyada da çok fazla bilgi yer almıyor. İngilizce bilenlere tavsiye ediyorum. Özellikle konu içindeki atıf yapılan kaynaklara da bakılmasında fayda var. Ben bu şekilde görüyorum ve inanıyorum. Bu yazı 23 Aralık 2022 tarihinde eklendi.