Bloomberg Businessweek USA February 20, 2023
Aşağıdaki yazı uzun olup ayrıntı içermektedir. Uzun yazı okumak istemeyenler için kısaca şunu açıklayayım: Birinci kısım olarak nitelendirdiğim yerde, etken maddesi ranitidin ile tanışmam; ikinci kısımda, derginin bu sayısı sayesinde Zantac özelinde ranitidin etken maddeli ilaçların yol açtığı sorun ve piyasadan toplatılması üzerine yazılan inceleme ve bunun üzerinden bir değerlendirme; üçüncü kısımda ise genel değerlendirme yapıyorum. Şunu sorarak bitirmek istiyorum: Şu an kanser olan bir kişi geçmişte acaba bu ilaçlardan birini hiç kullanmış mı, bunu hatırlıyor mu? Varsa buradan bir bağlantı yani nedensellik kurulabilir mi? Ranitidin etken maddeli ilaçlar bir çözüm üretmek için mi yoksa bazı şeylerin göz ardı edilmesi sonucu daha fazla para kazanmak için mi piyasaya sürüldü? Yoksa ilaç firmaları masum, alınan örnekler mi sorunlu? Eğer bir bağlantı kurulabilirse kanser hastalarının haklarını kim savunacak? Siz (yani bu yazıyı okuyan) ya da ailenizden biri bu ilaçlardan kaynaklı kansere yakalandığında (şimdi öğreniyorsunuz veya iddia) bu ilaç firmalarıyla zamanın moda tabiriyle “helalleşir” misiniz? O yüzden dergideki bu yazı herkesi ilgilendiriyor. Dün, bugün ve gelecek açısından önemli bir çalışma. Eğer bunlar doğru ise para hırsı için insan hayatını bile hiçe sayan (Meşhur bir söz vardır: İlaç firmaları öncelikle halkın sağlığını mı düşünürler yoksa hisse senedi sahiplerinin çıkarlarını mı?) bu zihniyete karşı birlik olma zamanı. Birlikten kastettiğim ise, bir takım sözde sektörel yapılar değil. Lakin toptancı bir bakış açısıyla da her şeyi kara da görmeden ama bu tür durumları da sümenaltı da etmeden irdelemek gerekiyor.
Kısaca bunlardan bahsediyorum. Yazının en altında ise “Bloomberg Businessweek USA February 20, 2023” dergisinin ilgili sayfalarının tercüme edilmesi ve derginin içine eklenmesi ile ortaya çıkan “yeni derginin” indirme bağlantısını da ekledim. Ayrıca derginin özgün hali de eklenmiştir. Bu dergiler maalesef Türkçe olmadığı için bazı konulara çok uzak kalıyoruz. Türkçe düzenleme tarafımdan yapılmıştır. Eksik, hatalı ya da yanlış bir yer varsa ve bu bildirilirse memnun olurum.
1987’nin sıradan bir sonbahar gününün akşam saatleriydi. Birden bire ortaya çıkan şiddetli karın ağrısı, kıvrandırdıkça kıvrandırmıştı. Bir an da olmuştu, öncesi yoktu, gecenin bir vakti gelip yine bir vakti gitmişti. Ertesi gün bir doktorun özel muayenehanesine gitmiştik. Doktor dinledi, bir şeyler söyledi ve sonra bir de “ayna”da bakalım dedi. O zaman “ayna” tabiri vardı. Belden üstü çıplak şekilde röntgen çekilmesiydi. Tamam dedi. Ne olduğu sorulduğunda “gastrit” olduğunu ve şunlara bunlara dikkat edilmesini önermişti. Şu ilaçları da kullan haftaya tekrar gel, devam ederse ona göre farklı ilaçlar yazarız dedi. Yazdığı ilaçlardan biri Talcid şurup diğeri B12 vitamini ve diğeri de Mideran 150 mg’dı. Benim ranitidin grubu ilaçlarla tanışmam bu tarihte bu biçimde olmuştu. Kullandım, hafifledi, geçti, tekrar başladı şeklinde 1999 yılına kadar aralıklı bir şekilde böyle devam etti. Mideran haricinde Ranitab ve Zantac da kullandım (Lansor da kullandım ama bu tarihler de miydi onu hatırlayamadım). En son 1999 yılında “yeni formül” olarak Omeprazol türü ilaç kullandım ve sondu diye hatırlıyorum. Daha sonra bu tür ilaçlardan kullandığımı hatırlamıyorum. Omeprazol grubu daha iyi gelmişti. Mideran ilacı jenerik bir ilaçtı (o zaman genelde muadil tabiri yaygındı) ve ucuzdu. Ranitab ve Zantac biraz pahalıydı. Bir de “famodin” grubu vardı. O grubu fazla kullanmadım. Mideran ve Ranitab’ın etken maddesi ranitidin olduğu için dergideki bu yazı o yüzden dikkatimi çekmişti.
Dergideki bu yazıya kaynak olacak durum ise bir toplatma kararı idi. Ülkemizde de, 2020’de korona virüsünün kırıp döktüğü bir dönemde ajanslara bir haber düşmüştü. Haber başlığında şu ibare vardı: “Sağlık Bakanlığı 15 mide ilacını geri çekti!” (https://bit.ly/3mNoFMa). Bu haber heryerde dolaşmaya başlamıştı. Bu tür haberlere özellikle dikkat ettiğim için hemen içeriğine baktım. İşte orada kuzu gibi yatıyordu. Benim de kullandığım ilaçlar “acil” koduyla toplatılmıştı. Lakin toplatma gerekçesi hakkında bilgi yoktu. Sadece kanuna atıf yapılıyordu. Listeye göre tüm ranitidin etken maddeli ilaçlar toplatılıyordu. Bu, durumun çok ciddi olduğunun emaresidir. Eğer belli grup ya da parti geri çekilse idi farklı bir şey anlaşılırdı. Fakat burada ise o grubun tamamen toplatılması söz konusu idi. Soru işaretleriyle dolu ve ciddi bir meseleyle karşı karşıyaydık. O korona hengamesi içinde bu durumun esamesi bile okunmuyordu. Ranitidin grubu ilaçlar en çok satılan ilaçlar arasında diye tahmin ediyorum. Mide koruyucusu ya da rahatsızlıkları doğrultusunda genelde ranitidin, famodin ve omeprol grubu ilaçlar verilirdi. Korona sürmanşetlerden inmediği için bu ilaçların neden toplatıldığı ayrıntısını göremedik. Ta ki, “Bloomberg Businessweek USA February 20, 2023” sayısı yayımlanana kadar. Derginin kapağı Rusya – Ukrayna savaşının birinci yılına ayrıldığı için kapakta bu haberden bahsedilmiyor. İçini incelediğimde tesadüfen karşılaştım. Derginin 34. sayfasından başlayıp 42. sayfasına kadar süren incelemede, Anna Edney, Susan Berfield ve Jef Feeley bu konuyu işlemiş. Ranitidinin keşfi, Glaxo firmasına katkısı, rakip firmalarla mücadelesi, etken madde üzerinde yapılan testler ve bazı testlerin ciddi bir şekilde ele alınmaması, zaman içinde şikayet ve araştırmalar sonucu etken maddenin kanseri tetikleyici özelliği bir yana doğrudan kanserojen olması; firmanın buna karşı savunması, bu ilacı uzun süre kullananların kanser olması, kanserle ranitidin arasında bir bağ olup olmadığı, mahkeme süreci; ilacın ABD’de Gıda ve İlaç Dairesi tarafından toplatılması konuları işleniyor. Konuda tarafların görüşlerine de yer veriliyor. Son kararı verecek olan hem ABD’de devam eden ceza davaları hem de okuyucu olacak.
Dergideki yazı okununca soru işaretleri de artmaya devam ediyor. Çok sayıda ülkede yayımlanan bu dergi sayesinde bu haberden, haberdar olduk. Lakin acaba Türkiye’de bu haber gazete ve dergilerde yer aldı mı ve ne kadar yer aldı? Bu konuyla ilgili Sağlık Bakanlığından, üniversitelerden, Tabibler Birliğinden, Eczacılar Odasından, İlaç İşverenleri Sendikasından ve Barolardan bir görüş paylaşılmış mı, bilmiyorum. Hepsi bu çemberin içinde yer alıyor. Eğer bu konuyla ilgili hiç haber yapılmamışsa o da ülkedeki medyanın içler acısı halini gösteriyor. Sağdan, soldan, kuzeyden, güneyden ya da ortadan herhangi bir görüşten birileri bunu haberleştirmiş mi ? Veya medyanın bunu gündeme taşıması ve tutması gerekirdi diye düşünüyorum. Maalesef televizyon kanalları yıllardır “aynı tas aynı hamam”, “Lafontenden Masallar” anlattıkları için bunu da görmek istememişlerdir.
Dergide anlatıldığı kadarıyla Glaxo firmasının küçük bir işletmeden dev bir yapıya dönüşünün de kısada olsa hikayesini okuyoruz. Ranitidin ile piyasayı ele geçirmesi, rakipleriyle mücadelesi, etken maddenin kendisinden kaynaklı ciddi riskleri görmemezlikten gelmesi, FDA’nın da yine Glaxo’nun gönderdiği analizlere göre hareket etmesi ve hızla ilaca onay vermesine bugünlerden geriye dönüp baktığımızda şaşılacak bir yanda göremiyorum. Özelde Zantac genelde ranitidin etken maddesinin başka etken maddeyle birleşmesi sonucu doğrudan zehir olması üzerinde duruluyor ve buna cevap aranıyor. Kısaca NDMA olarak adlandırılan o bileşimin varlığı başlı başına bir kanser oluşturucu olduğu ifadesi temel tez olarak sunuluyor. Şu aşamada ABD’de devam eden ceza davaları ne yönde sonuçlanır ve ayrıca ilaç firmalarının uzlaşma yoluyla tazminat ödemeleri de işin başka bir boyutunu oluşturuyor.
Eğer anlatılanlar doğru ise bilerek ya da bilmeyerek kansere sebebiyet veren bu firmalar ABD’de bir şekilde mahkum olursa ülkemize bunu nasıl uygulayacağız. İlaç firmaları yağ bağlarken insanların ölüme mahkum olmasının sebebini yine “kadere” mi bağlayacağız? Aralık 2020’den bu yana ülkemizde bu konuyla ilgili neler yapıldığını öğrenmek istiyoruz, lakin onu cevaplandıracak mekanizma da maalesef ortada gözükmüyor. Bu, birilerini suçlamak anlamında değil, lakin bundan sonrası için bir yol çizmesi anlamında önemli.
Örneğin, buradan hareketle, Biontech (tüm Mrna’lar) aşılarıyla da ilgili ileriki zamanda aynı şeyle karşılaşabilir miyiz? Korona döneminde bu soruyu bizler azınlık da olsak haklı olarak maalesef boşluğa sorduk? Tabi ki, boşluk cevap vermedi. Dolu alanlar bir mesih bekler gibi korona aşısını beklerken, bizler onların gözünde bir avuç “marjinaldik”. Tabii marjinalite içinde çoğumuz onların o ne idiği belirsiz sıvılarını olmadık. Her türlü hakarete uğradık ama yine de sahibinin bile kendi aşısını olmadığı bu aşıdan olmadık. Lakin ailemiz, çevremiz hep “Almancı” idi. “Adamlar yapmış ağa”. Tabi ki Almanların aşısını vurdurduk cümleleri inşallah ileriki zamanda bir sıkıntı oluşturmaz topluma…
Dergideki bu yazıyı okuyunca aklıma “Kötü İlaç” (https://bit.ly/3J38npW) adlı kitap geldi. Ben de o kitabı okuyunca kısa bir şeyler karalamıştım. (Daha doğrusu ilaçlar, aşılar hakkında bir şey duyarsanız mutlaka bu kitaba bir göz gezdirin. Eğer kitabı okuduysanız zaten o, anlı şanlı televizyon kanallarında veya gazetelerde çıkan haberleri ve uzman adı altında çıkartılan azmanların gerçek yüzlerini çok daha rahat görebilirsiniz. O yüzden bu kitap bir başucu kitabıdır, önemlidir, kaynaktır ve anlatılmayanları, gösterilmeyenleri okura anlatır. Sadece o da değil bu konularla ilgili çokça kaynak (Türkçede yayımlanmış) yer almaktadır. Eğer İngilizceniz varsa zaten kendinizi ummanda bulursunuz 🙂 ) Çünkü o bilimsel çalışmaların nasıl yapıldığını, hangi araştırmaların neden alındığını veya neden diğer araştırmaların alınmadığını, kimin elinin kimin cebince olmadığı bir durumu gösteriyor. Ayrıca Arthur Hailey’in Acı Reçete (https://bit.ly/3Lle9pM) adlı kitabı da tam Zantac’lık bir durumu anlatıyor. İlaç sektöründeki durumları roman formunda anlatıyor. (Kitabı okudum lakin bir türlü onun hakkında inceleme yazıma sıra gelmedi, bir ara onu da aradan çıkartacağım.)
The poison is created by ranitidine itself. Zehir, ranitidinin kendisi tarafından yaratılır, diye tercüme edilen bu cümle bile başlı başına irdelenmesi gereken bir durumu gösteriyor. Ranitidinin kendisi zehir mi değil mi? Bunu mesela ülkemizde öğrenemeyeceğiz. Yazarlar tarafların görüşlerini yansıtırken esas belge olarak da Glaxo’nun 40 yıldır gizlediği Tanner raporuna da atıfta bulunuyorlar. Zantac kanserojen değilse (veya tetikleme) neden FDA toplatma kararı aldı? Ranitidin başarılı bir ilaç mıydı yoksa “..the giant killer” miydi. (..dev bir katil miydi)
Zantac ve türevleri, midedeki asit miktarını azaltarak mide ekşimesini hafifletmeye yardımcı olan bir ilaçtır. Gastrit ve son yıllarda daha popüler adla reflü tedavisinde kullanılıyor.
Son olarak şunu ifade etmek istedim: Dergideki yazının sonunda önemli bir bilgi de yer alıyor ve hatta uyarı niteliğinde. Ranitidin grubunu kaldırdın peki “famodin” grubu da buna yol açabilir mi? Acaba Sanofi’nin Pepcid’i yeni Zantac mı? Ya da famodin eşittir ranitidin mi? Kafam karıştı ? İlaçların birer zehir olduğu unutulmadan kararında kullanım ile bir nebze rahat edebiliriz.
Ezcümle: Bu dergiyi 4 – 6 Mart 2023 tarihleri arasında okudum. Bu yazı ise 12 Mart 2023 tarihinde 1000Kitap (https://bit.ly/3J8t9op) sitesine eklendi. Tavsiye ediyorum.
Not: Derginin Türkçe sürümü yok. Ben PDF’sini gayri-resmi olarak Türkçe olarak düzenledim. Bu düzenleme tamamen amatör bir çalışmadır. Esas kaynak İngilizce metindir. Derginin ilgili kısmını Türkçe metin ile değiştirdim. Mizanpaj tarafımdan yapılmıştır. Amatör uğraştır. Hatalar, eksiklikler olabilir. Düzeltilmesi gereken bir yer varsa belirtilirse ona göre tekrar düzenlemesi yapılabilir.
Türkçe kısım dahil edilmiş dergiyi buradan (https://bit.ly/3yuJmzp) indirebilirsiniz. Esas İngilizce metni ise buradan (https://bit.ly/3ZI9O4i) indirebilirsiniz.