Emperyalizmin Son Aşaması – Yeni Sömürgecilik
Türkçeye 1966 yılında çevrilen kitapta, sıcağı sıcağına Afrika kıtasında yaşanan ‘balkanlaştırma’ (böl -yönet) faaliyetlerinden mali tutsaklığa kadar çeşitli bilgiler yer alıyor. Özellikle büyük etkiye sahip Fransa’nın sömürgelerinde meydana gelen uyanışlara tepkisi, cezalandırma amaçlı siyasi, askeri ve ekonomik baskılarla, yaptırımları üzerinde de duruluyor. Sadece Fransa da değil. Belçika, Hollanda, İngiltere ve son olarak da ABD’nin etkisi de gösteriliyor.
Kwame Nkrumah da Emperyalizmin Son Aşaması – Yeni Sömürgecilik adlı kitabıyla Gana devleti özelinde yaklaşarak Afrika’daki sömürgecilik durumunu ele alıyor. Fransız – İngiliz sömürgeciliği neticesinde balkanlaştırılan yerlere hakimiyet kurma mücadelesi yaşanırken diğer yandan ise ABD’nin uyguladığı yeni tip sömürgecilik ile de karşı karşıya kalınan bir durumundan bahsediyor. Afrika devletlerinin güçsüzlüğü, yabancı kartel ve tröstlerin burada cirit atmasına da yol açar. Bir yanda çok uluslu şirketlerin kaynakları ele geçirmesi ve bağlı oldukları ülkelere taşıması diğer yanda ise daha da kötüleşen bir coğrafyadan manzara gösteriyor. Dışarıdan gelen birileri ve onların yerli işbirlikçileri ile yeri geldiğinde zorla kaynakların el değiştirmesine bakılıyor. Bu kapsamda Afrika kıtası fakirliğin dibine yaklaşırken bundan nemalanan Batılı güçler ve devletler ise palazlandıkça palazlanırlar. Buna son vermek ise siyasi, mali, askeri olarak güçlü olmaktan geçiyor. Ayrıca hem içerde hem de dışarıdaki bölgesel birliklerin önemine de dikkat çekiyor.
Afrika üzerinden ‘mali tutsaklığı’ ve kimler tarafından nasıl yapıldığına dair bilgileri de aktarıyor. Batılı güçlerin (ABD, İngiltere, Fransa, Belçika vd.) ve şirketlerin, Afrika’nın kaynaklarını nasıl sömürdüğünü ve bunu yaparken de yerli işbirlikçilerden de bahsediyor. Mali tutsaklık boyunduruğu altında gün geçtikçe daha da sıkıştırılan devletlerin ellerinde ne var ne yoksa nasıl peşkeş çekildiğini de gösteriyor. Bunlara karşılık Gana’nın tutumunu da anlatıyor. Mali tutsaklık için, çok uluslu büyük şirketlerin, banka ve sanayi şirketlerinin birleşmeleriyle oluşturdukları yeni birliklerin, Afrika’yı iliklerine kadar sömürdüğünü örneklerle anlatıyor. Mali tutsaklık bugünde en önemli sorun olarak ortada duruyor. 2023’de mali tutsaklık boyunduruğu altında cebelleşen ülkeler yine London City’de baronların yanına uğramadan edemiyor.
Bugünden geriye bakıldığında bazı şeyler daha net görülüp farklı kaynaklara hızla ulaşıp yine farklı çıkarımlar ve görüşler ortaya çıkabiliyor. Yazar sadece yazar olarak değil, Gana devlet başkanı sıfatıyla da bazı şeyleri daha net görebildiği gibi cesaretle de yazabilmiş.
Kwame Nkrumah, batılı güçlerin Afrika ülkelerinin zenginliğini nasıl alıp işlediklerini ve mamul ürünleri yine Afrika ülkelerine satarak zenginliklerine zenginlik kattıklarını ifade ederken neler yapılması gerektiğini de anlatıyor.
Anlatım ve çeviri anlaşılabilir olmakla beraber içerdeki istatistiki bilgiler ile de kaynak olarak yararlanabilecek niteliktedir.
Bu kitap Türkçeye 1966 yılında A. Sarıca tarafından çevrilmiş ve Gerçek yayınevi tarafından yayımlanmıştır. Kwame Nkrumah Gana devlet başkanı olarak bu kitabı yazıyor. Kendisi hakkında ayrıntılı bilgiler internet üzerinden erişilebilir. Beğeniriz ya da beğenmeyiz ama kendini yetiştirmiş, bilgi birikimine sahip bir kişi olduğu gözüküyor. Öylesine yazan veya konuşan kişilerden değil.
Bu kitap NEO-COLONIALISM: The Last Stage of Imperialism adlı kitabın tam bir çevirisi değildir. Üçte birinin çevrildiği ve bazı paragraflar ya da cümlelerin de çeviriye dahil edilmediği ortaya çıkıyor. Lakin çeviri metinde çeviriden kaynaklı ya da baskı hatası olacak bir yer yok. O açıdan güzel. Esas metin grafik, şema, özellikle madenler ve bunlar üzerinden yapılan ticaret hakkında ayrıntılı bilgi verdiğinden dolayı belki alınmamış olabilir. Fakat bazı kısımlar yine de olabilirdi. Bu bilgileri 2023’den geriye dönerek yapıyoruz. Bir yargılama anlamında anlaşılmasın. Eğer bu kitabı okumak isteyen ve bundan yararlanmak isteyen olacaksa bunun İngilizce baskısından yararlanmalarında fayda olacağına düşünüyorum.
Ezcümle: Bu kitabı 27 – 29 Mart 2023 tarihleri arasında okudum. Bu yazı ise 29 Mart 2023 tarihinde 1000Kitap sitesine eklendi. Tavsiye ediyorum.
Kitap hakkında bazı notlar. Bu notları yazmamım sebebi ise, bu konularda araştırma yapan kişilere Türkçe ve İngilizce baskılarındaki farklardan bahsederek, araştırma sırasında -çoğu zaman olması gereken- İngilizce baskısını temel almalarını ifade etmek. Aşağıda yer alan bilgiler sadece İngilizce baskısındadır. Türkçe baskıda yoktur. Ben kendime not olarak bunları derledim. O yüzden aşağıda okuduğunuz kısa tanıtım yazılarını Türkçe baskılarda aramayın.
Kitabın İngilizce baskısı, 1965 Thomas Nelson & Sons, Ltd., London tarafından yapılmıştır.
Kitabın İngilizce baskısına internetten erişip kendimce kıyaslama yaptığımda bazı farklılıklarla karşılaştım. Türkçe baskının giriş kısmı (s.5) “İktisadi Gelişmenin Engelleri” adıyla başlarken, İngilizce baskıda bu başlık 35.sayfada (Obstacles to economic progress) yer alıyor. Yani 35.sayfaya kadar kısım kitaba alınmamış.
Türkçe baskıda “Lenin” adı bir kez geçerken (S.60), İngilizce baskıda ise çok sayıda geçmektedir. Bunun sebebi ise eski TCK’nın ilgili maddelerinden dolayı olabilir. Çünkü kitabın ta başında yer alan Lenin’e ait bir paragraf alınmamış. Ya da “Emperyalizm, kapitalizmin son aşaması olarak tanımlanırken (s.18)”, asıl metinde “Emperyalizm, Lenin tarafından kapitalizmin en yüksek aşaması olarak tanımlanır (s.57)” gibi cümleler de kesikler olabiliyor.
İngilizce baskıda Clausewitz (s.60) Türkçe baskıda yer almıyor. (Bu kısım Türkçede 20 – 21. sayfalarına denk geliyor)
Türkçe baskı 100 sayfa olup İngilizce baskı ise 300 sayfadır. Türkçe baskı esas olarak 72. sayfada bitiyor. Devamında ise “Ek: Afrika Ülkelerinde Siyasi Partiler” adıyla bir bölüm geliyor. Lakin bu bölüm kitabın aslında yok. Bu bölümü “N.V” adında birisi derlemiş. Bu kısım 73 – 99 sayfaları arasındadır. Türkçe kısmın bittiği yer: ” Afrika, ekonomik yönden, hala yeterince incelenmemiş bir kıtadır….daha merkezleşmiş çıkarlar tarafından desteklenmektedir” (s.72). olarak bitiyor. Bu kısım İngilizce metinde ise ” Africa is still paramountly an uncharted continent economically, and the withdrawal of the colonial rulers ….. wielding vastly greater power and influence over governments and international organisations. (s.109)” diye biter. Bu kısımdan sonrası Türkçe baskıda yer almıyor. Peki öncesi ve sonrasında Türkçe baskıda bulunmayan kısımlar hangileri diye baktığımızda:
Introduction (Giriş-Önsöz) kısmı 20 sayfa.
1, Africa’s Resources (Afrika’nın Kaynakları). ” AFRICA is a paradox which illustrates and highlights neo‑colonialism” (AFRİKA, yeni-sömürgeciliği gösteren ve vurgulayan bir paradokstur.) Kaynakları zengin olduğu halde bundan Afrikalılar değil, Afrika’da faaliyette bulunan bir avuç şirketlerin yararlandığını ve bu yüzünden fakirleşmeye mahkum edildiğini söyleyerek gözüken paradoksu anlatıyor.
7, bölüm: The Oppenheimer empire ( Oppenheimer imparatorluğu). Yazar burada Oppenheimer’a hitaben biz ona Güney Afrika’nın kralı dediklerini ifade ediyor. Sürekli gelişen imparatorluk sonunda muhtemelen G. Afrika’da sahip olmadığı ya da ele geçiremediği bir yer yok diyerek bu kişiyi ve o yapı hakkında bilgiler veriyor.
8, bölüm: Foreign investmentin South African mining (Güney Afrika madenciliğine yabancı yatırımı). Afrika’ya gelen yabancı sermayenin yarısından fazlasının G. Afrika’ya aktığını; İngiliz ve Amerikalı yatırımcıların büyük paralar harcadığı ve elde edilen kazançlar üzerinde duruluyor.
9, bölüm: Anglo American Corporation Limited (Anglo American Limited Şirketi). Oppenheimer’in iç içe geçen yapılarının oluşturduğu operasyonların, denizdeki en büyük ahtapotun kolları gibi her tarafa ulaştığından bahsettiği bölüm. Bunun hakkında uzun listeler veriyor.
10, bölüm: The diamond groups (Elmas grupları). G. Afrika’nın elmas endüstrisi hakkında bilgiler veriyor.
11, bölüm: Mining interests in Central Africa (Orta Afrika’da madencilik). Orta Afrika ülkelerinde madencilik faaliyetleri ve elde edilen maden üzerinden yapılan ticaret konusu işleniyor.
12, bölüm: Companies and combines (Şirketler ve birleşmeler). Afrika’da boy gösteren şirketler ve şirket evliliklerinden doğan yeni yapılar hakkında bilgiler veriyor.
13, bölüm: The tin, aluminium and nickel giants (Kalay, alüminyum ve nikel devleri). Amerika kıtasından Afrika kıtasına gelip burada madencilik yaparak kalay, alüminyum ve nikel başta olmak üzere diğer madenler üzerinde imtayazlar alan dev yapıların faaliyetleri hakkında bilgiler veriyor.
14, bölüm: Union Miniére du Haut Katanga (Yukarı Katanga Maden Birliği). Kongo’da etkili ve güçlü olan Katanga maden birliğinin faaliyetleri, ortaklıkları ve yapısı hakkında bilgiler veriyor.
15, bölüm: Economic pressures in the Congo Republic (Kongo Cumhuriyeti’ndeki ekonomik baskılar). Kongo Cumhuriyeti üzerinde oynanan ekonomik baskılar hakkında bilgiler veriliyor. Kongo’nun bağımsızlık ve sonrasında ilk başbakan Lumumba’nın öldürülmesi sonrasına bakılıyor.
16, bölüm: Monetary zones and foreign banks (Para bölgeleri ve yabancı bankalar). Afrika kıtasında farklı yerlerde farklı para birimleri kullanımı ve büyük devletlerin kendi para birimleri üzerinden yaptıkları ticaret üzerine düşüncelerini aktarıyor.
17, bölüm: New industries: the effects on primary producing countries (Yeni endüstriler: birincil üretici ülkeler üzerindeki etkiler). İkinci Dünya Savaşının sonunda oluşan yıkımın ve bunu kaldırmak için yapılanlara bakılıyor. Doğal ürünler yerine sentetik ürünlerin üretiminin artması ve bunun neticesinde yine devasa boyutlara ulaşan şirketlerden örnekler veriyor.
18, bölüm: The mechanisms of neo-colonialism (Yeni sömürgeciliğin mekanizmaları). Gelişmekte olan Afrika ülkelerine yabancı müdahaleyi engellemek için öncelikle ülkeleri incelemenin, anlamanın ve tanımanın, yeni tip sömürgeciliğe karşı önemli olduğu ifade ediyor. Çünkü yeni sömürgeciliğin yöntemlerinin incelikli ve çeşitli olduğunu, sadece ekonomik anlamda değil, siyasi, kültürel, dini, ideolojik alanda da etkili olduğunu belirtiyor. Asya, Afrika, Karayipler ve Latin Amerika’da emperyalizmin sadece taktik değiştirdiğini anlatıyor. ‘Bağımsızlık’ verdiğini söylediği ülkelere ‘yardım’ adı altında faaliyetlerle, daha önce çıplak olarak gerçekleştirdiği sömürgeciliğe yeni kılıflarla devam ettiklerini ifade ediyor. Yeni sömürgeciler arasında en gözde olanın ABD olduğunu ifade ederken, Latin Amerika’da egzersizlerle gücünü pekiştirip daha sonra Avrupa’ya geçerek oraları borçlandırdığını şimdi sıranın Afrika olduğunu anlatıyor. Gizlenen dokunaçları ile Wall Street ahtapotunun vantuzları sayesinde her yere ele attığını belirtiyor. “
“1961 yılında kuruluşundan bu yana, Barış Gönüllüleri üyeleri ifşa edildi ve birçok Afrika, Orta Doğu ve Asya ülkesinde yıkıcı veya önyargılı oldukları gerekçesiyle sınır dışı edildi. Endonezya, Tanzanya, Filipinler ve hatta Türkiye ve İran gibi Batı yanlısı ülkeler bile faaliyetlerinden şikayetçi. (s.269)” Bu Barış Gönüllüleri üzerine de Türkçe yayımlarında incelenmesinde fayda var. Örneğin yeni okumaya başladığım “Amerika Barış Gönüllüleri ve Türkiye’deki Faaliyetleri -Gökhan Eşel– imzalı kitapta da önemli bilgilerin yer alacağını düşünüyorum.
Conclusion (Çözüm) kısmında ise genel bir toparlama yaparak çözüm önerilerini de ifade ediyor. Son kısım ise kaynakça ve dizin.
Yazar hakkında:
Francis Kwame Nkrumah, 1909 – 1972 yılları arasında yaşayan siyasetçi, siyaset teorisyeni, devrimci; Gana’nın ilk başbakanı ve devlet başkanıdır. 1952’de başbakan olur. 1957’de İngiltere’den bağımsızlığını kazandıktan sonra da başbakan olarak devam eder. 1960 yılında Ganalıların onayladığı ilk anayasa ile başkan seçilir. Yönetimi, milliyetçi olduğu kadar öncelikle sosyalistti . Ulusal sanayi ve enerji projelerini finanse etti, güçlü bir ulusal eğitim sistemi geliştirdi ve pan-Afrikacı bir kültürü destekledi. Nkrumah , siyasi muhalefeti bastırdığı ve özgür ve adil olmayan seçimler düzenlediği için Gana’da otoriter bir rejime liderlik etti . 1964’te bir anayasa değişikliği Gana’yı tek partili bir devlet haline getirdi ve Nkrumah hem ulusun hem de partisinin ömür boyu başkanı oldu. Nkrumah, 1966’da uluslararası finans kurumlarının gözetimi altında ülkenin birçok devlet kuruluşunu özelleştirdiği Ulusal Kurtuluş Konseyi tarafından görevden alındı .Nkrumah hayatının geri kalanını Gine’de geçirdi. Gana bayrağı. Kırmızı, kan dökülmesini sembolize eder; yeşil güzellik, tarım ve bolluk anlamına gelir; sarı mineral zenginliğini temsil eder; ve Kara Yıldız, Afrika özgürlüğünü temsil ediyor. Nkrumah ayrıca ulus-devlete olanlardan daha derin bir bağlılık kaynağı olan ” kabileciliği ” ortadan kaldırmaya çalıştı . Bu nedenle, Africa Must Unite’de yazdığı gibi : “Bir tür savaşın içindeydik, yoksulluğa ve hastalığa, cehalete, kabileciliğe ve bölünmüşlüğe karşı bir savaş. yeniden yapılanma ve geliştirme. Çok sayıda kitap yazmıştır. (Kaynak: Wikipedia)