İçeriğe geç

Yalanın Siyaseti

 Yalanın Siyaseti



Yalın Alpay’ın yazdığı “Yalanın Siyaseti” adlı kitap,  “Yalanın meşrulaştırılması, hakikatin önemsizleşmesi ve hileli akıl yürütme teknikleri…” alt başlığına sahip. Peki bu, yalanın meşrulaştırılması, hakikatin önemsizleşmesi ve hileli akıl oyunları ile ne anlatmak istiyor? Bu kavramlar ile siyasetin bir bağı var mı?  Yalanın gerçek, gerçeğin yalan; doğrunun eğri eğrinin doğru; beyazın siyah, siyahın beyaz olarak nasıl devşirildiğini yani, “hakikatin önemsizleştirilmesi (post-truth)” üzerinden bu kavramları açıklamaya çalışıyor. 


Toplum artık hakikatin peşinde koşmadan sadece duygularına hitap eden ve inanmak istedikleri şeyleri hakikat olarak emdiği sürece toplumun yönetilmesi de bazı noktalarda kolaylaşıyor. Bunlara, Hitler ve propaganda bakanı Gobbels’in konuşmaları örnek alınabilir. Kitap içinde bahsedilen bazı durumlar yani hakikatin önemsizleştirilmesi acaba hem ülkemizde hem de dünyada yaşanan sıkıntıların da sorumlusu olabilir mi? Hakikatin yok sayılıp sahtenin baş tacı edildiği bir ortamda buradan nemalanan kişiler, kitlelerin aklına değil duygularına hitap ettiği sürece hakikat sadece bir kelime olarak kalmaya devam ediyor. Peki halk hangi hakikati bekliyor? Acı da olsa gerçeğin ne olduğunu mu yoksa ona hitap eden ve duygu açlığını dindireni mi? Siyasilerin aynı konuyu bir gün ara ile farklı anlatması hedef kitlede aynı coşkunlukla ve inançla karşılaşması iletinin alıcı tarafından alındığını gösterirken, aynı konuyu bir gün arayla farklı anlatan siyasiye neden tepki verilmiyor? Ya da neden “dün böyle dedin bugün böyle dedin. Bunun hangisi doğrudur” diye bir soruyla karşılaşmıyor. O hedef alıcı kitle bunun sorgulamasını neden yapmıyor? Kitap bu açıdan da güzel bilgilendirme sağlıyor. 


Öncelikle Post-truth kavramını açıkladıktan sonra,  “post”,  “truth”, “hakikat”  ve “Hakikatin önemsizleştirilmesi”  kavramlarına atfedilen karşılıklar ile kendisinin ne anladığını veya anlamlandırdığı şekli de ifade ediyor. Lakin öncelikle kavramı anlamak için bilgi veriyor. 


Gerçeklerin artık gerçek olmaktan çıktığı, birilerin söylemi, gerçeğin ve ayrıca doğrunun da yerine geçtiği bir dönemdeyiz. Siyaset sahnesinde zaten bunu sürekli görüyoruz. Hakikatin ya da doğrunun önemsizleştirilmesi neticesinde algılanan, gösterilen somut durum, doğru ve hakikatin de yerini almaya başlıyor. Yazarda burada bunları irdeliyor.


Post-Truth kavramının aydınlatılması haricinde  mantık kavramı da sayfalar içinde işleniyor. Özellikle “safsatalar” kısmında önerme ve açıklamalar yapılarak çoğunluğun yaptığı o akıl yürütme biçimlerini de kısaca işliyor. (Kitap içinden çok sayıda alıntı eklediğimden dolayı bu yazıyı kısa tuttum.) 


Kitabın kapak tasarımı ve arka kapak yazıları da kararında. Ağır bir dil kullanmadan, anlaşılır bir şekilde, kavramları açıkladıktan sonra, ortaya çıkartılan, gösterilen, anlatılan ile bunun doğruluğu nedir diyerek bir değerlendirme de yapıyor. Bunun belki peşinden yazılacak ya da bunun biraz da örneklerle ve görsellerle desteklenecek yeni sürümü de olursa onu da okumak isteriz.


Ezcümle: Bu kitabı 21 – 23 Ağustos 2021 tarihleri arasında okudum. Bu yazı ise 21 Nisan 2023 tarihinde 1000Kitap sitesine eklenmiştir. Tavsiye ediyorum. Okuduğum kitap, Mart 2021 tarihli olup 17. baskıdır.