İçeriğe geç

İşlenmiş Gıda Yanılgısı

 İşlenmiş Gıda Yanılgısı


Robert L. Shewfelt tarafından yazılan ve Türkçeye “İşlenmiş Gıda Yanılgısı” adıyla çevrilen bu kitap, işlenmiş gıdalar üzerine sürdürülen tartışmaları ele alıyor.  Özelde Amerika’da geçse de işlenen konu çok tanıdık. Bu işlenmiş gıdalara yönelik hem bilim dünyasından hem de halktan gelen tepkilere karşı, kendisinin de bilimci olmasından dolayı, bunların kötü olmadığı yönünde savunmaya yönelik bir kitap.  Bunların toplanma, işlenme, paketleme, depolama ve sevkiyat sürecinin hem bugün hem de yarın avantajlı olduğunu anlatıyor. Kitabı okumaya başladığım anda, öncelikle bir “embedded” *(1)  kişiyle karşı karşıyayım düşüncesi ortaya çıkmıştı. İlerleyen sayfalarda bunu bir nebze yıksa da yine de o duygu ağır basıyor.


Bu kitap, Amerikan toplumunda işlenmiş gıdalara yönelik tepkileri gidermek amacıyla “Ya düşündüğünüz gibi değilse?” amacıyla yazılmış. Birileri tarafından dolduruşa gelmeden işlenmiş gıda nedir, ne değildir sorularıyla bu konuyu inceliyor.  Kitap, soru ve cevaplar eşliğinde ilerliyor. Fast food tarzı yemek, obezite, tuz, şeker, yağ, kimyasal katkılar, doğal, organik, taze ürünler hakkında bilgiler veriyor.


Taze, doğal, organik, işlenmiş gıda adlarını sürekli duyuyoruz. Peki, doğal, taze ve organik ürünler gerçekten de bu vasfa sahipler mi? Ya da kriter nedir? Şoklama ve ısıtma işlemleriyle raf ömürleri uzatılan sebze ve meyveler de bu kategoriye giriyor mu? Köyden dalından ya da topraktan koparılıp doğrudan pazara sunulan bir ürün ile, çiftçilerden alınıp belirli işlemlerden geçirildikten sonra en uzak mesafeye kadar yollanıp orada satışa sunulan sebze ve meyveler de doğal, taze, organik olabilir mi? Taze, doğal, organik olmasıyla besin değerleri arasında nasıl bir bağ var? Ya da belli işlemlerden geçtikten sonra pazara sunulan ürünler, daha yüksek besin değerine mi sahip? Tuz, şeker, yağ bileşiminden oluşan bazı hazır gıdalar aynı uyuşturucu gibi bağımlılık yapabilir mi? Bir yanda sorun olduğunu ifade eden görüşler diğer yanda yazarın bunlara karşı söylediği itirazlar yer almaktadır.


Kitapta gıda bilimcileri ile (bunlar iyiler olarak gösteriliyor) gıda alimlerinin (bunlar da kötü niyetli grubu temsil ediyor- bunlar hep yanlış görüş bildiren, şüphe duyan, uyaran, şirketlerin bir takım ekstra işlemler yapmasını sağlayıp şirketleri masrafa sokan kişiler olarak gösteriliyor) çatışması yer almaktadır.


Yazar gıda bilimcileri safında yer alarak karşı tezlerin -ki onları desteklediği yerler de oluyor- reddine yönelik yoğun çaba harcıyor. Fast food’u korumak için yoğun bir savunma içine girdiği her halinden belli oluyor (alkol fast fooddan daha fazla obeziteye sebep olabiliyor; mısır şurubunu suçlamayın esas sorun şekerin kendisi; işlenmiş gıdaların kimyasallarla yüklü olduğu gibi cümlelerle durumu yumuşatmaya çalışıyor) . Yazar özellikle doğal kavramından hareket ederek olayı salt bu minvalde tutmak istemiş gibi gözüküyor.


Bu kitap genel okurun anlayabileceği nitelikte olup öyle çok yoğun akademik dil  kullanılmadan yazılmış. Kitabın bazı kısımları yoğun tekrar içeriyor. Aynı konu farklı cümle ya da başlıklarla döndürülmüş.  Katıldığım yerler olduğu gibi katılmadığım yerler de var. Okunur mu? Tabii ki okunmaya değer. Kitabın başında gözüme çarpan hatalar yüzünden gözüm bir noktadan sonra hatalara odaklandığı için kitaptan tam anlamıyla keyif alamadım. Kitapta bana göre yoğun bir baskı hatası ve editöryal sıkıntılar var.


Ezcümle: Bu kitabı 31 Ağustos – 3 Eylül 2023 tarihleri arasında okudum. Bu yazı ise 1000Kitap sitesine  6  Eylül 2023’te eklenmiştir.


* (1) Embedded: İliştirilmiş olarak çevrilen kelimeyi ben ilk kez 1.Körfez Savaşı sırasında duymuştum. Amerikan askerleriyle birlikte cephede yer alan ve Amerika’nın sesi ve gözü olan gazetecileri nitelendirmek için kullanılan embedded journalist (iliştirilmiş-monte edilmiş- gazeteciler)’dan esinlenerek kullandım. Belki ağır gelebilir o zaman da söz meclisten dışarı veya teşbihte hata olmaz diyeyim.