İçeriğe geç

Kendini Devrimci Yetiştirmek

 Kendini Devrimci Yetiştirmek


Ali Şeriati’nin Kendini Devrimci Yetiştirmek başlığına sahip bu kitabı, yine bir çatı altından toplanmış yazılardan oluşmaktadır. İrfan, Eşitlik, Özgürlük, Kendimizi Nasıl Ali Gibi Devrimci Bir İnsan Yapalım? Hür, Kadir Gecesi, Miraç ve İsra gibi çeşitli başlıklara sahip.

Şeriati, İran’ın içinden içeriye bakıyor. Dışarıya gidenlere bakıyor. Sorular soruyor. Cevaplar veriyor. Tarihsel döküm için çok karışım yapmadan belli sınırlar içinde bazen dışarıya bazen de içeriye yolculuk yapıyor. Şimdi biz uzaktan bakarak bazı bölümlerde tam ne ifade etmeye çalıştığını kavrayamayabiliriz. Lakin yaşadığı ve konuştuğu zaman içinde İran ve İslamiyet geçmişinden kendi zamanına aktarımlar yapıyor. Bu aktarımlar da yine tarihsel belgelerin yığılması şeklinde değil de, sosyolojik ve psikolojik tahliller eşliğinde geçekleşiyor. Aile yapısından, çocuklardan, eğitimden, kültürden, varoluştan, dinden, imandan ve bunların birbiriyle münasebetleri, çatışmaları, kavgası, yol ayrımları, ideolojileri; kısacası, zıtlıkların savaşından bahsediyor.

İrfan, Özgürlük, Eşitlik kavramları üzerinden sosyolojik ve felsefi açıklamalarda bulunuyor. Dinlerin iş başına geldiğinde egemen sınıfların olmadığından bahsediyor. İslam’ın ilk dönemlerinde hangi mücahit, ashap ruhaniydi diye bir soru da soruyor? Onlar da İslam’ı tebliğ ederken bir yandan da tarlada çalışıyor ya da ticaret ve hayvancılıkla uğraşıyorlardı. Bir sınıflandırmanın çok sonları ortaya çaktığından bahsediyor. İslam’da ruhban sınıfı olmadığı ne kadar doğru ise bunun olması gerektiğine inanan ve bunun mücadelesini yapan kişilerin de olduğunu belirtiyor. Bu sayede dinin pazarlanması işine girildiği ortaya çıkıyor. 

Kitabın ortalarına doğru, “Beyefendi, ben herkesi rahatlatmak için gelmedim, ben rahatları rahatsız etmeye geldim. Ben esrar ve eroin miyim ki herkesi rahatlatayım ” (s.68) cümlesi bile  başlı başına saatlerce üzerinde konuşulacak niteliktedir. Rahat olan kim ve Şeriati neden rahatsız  etmek istiyor? Ya da, “Aslında peygamberler insanların araştırıcı olmalarını sağlamak için gelmişlerdi. Ama insanlar tam tersine eşekliklerinden suskun suskun, sakin sakin otladılar” (s.68). Cümlesi bile Şeriati’nin  ” ben rahatsız etmeye geldim” cümlesiyle nasıl da örtüşüyor. Kalk bir şeyler araştır, sorgula, incele mi diyor? Yoksa kuzu gibi bekle, birileri bir şeyler yapsın? Senden oradan nasiplenirsiniz mi diyor? 

Ali Şeriati’nin iyi hatip olduğu ortada. Topluluğun duygu dünyasının en derinlerine ulaşılabilecek nitelikte akıcı düşüncelerini zerk ediyor. Sözlerini havada asılı kalsın diye söylemiyor. İçeriye, daha da içeriye gidecek şekilde onları iteliyor. An gelip tepeden aşağıya bırakıyor ya da coşkun sular gibi alıp sürüklüyor. O debdebenin bitiminde kalan tortu içinden de dinleyici kendi payına düşeni alıyor.

Ali Şeriati okumayı sevenlere ve İranlı Müslüman düşünce insanın din-felsefi-sosyolojik betimlerini merak eden okuyuculara tavsiye ediyorum.

Ezcümle: Bu kitabı 29 Mayıs – 1 Haziran 2023 tarihleri arasında okudum. Bu yazı ise 31 Aralık 2023 tarihinde 1000Kitap  tarihinde eklenmiştir. Okuduğum kitap, 4.baskı Ağustos 2012 tarihlidir.